Aşk-ı Memnu Romanı Özeti

12 Ekim 2023 tarihinde tarafından eklendi.

Aşk-ı Memnu Romanı Özeti

Aşk-ı Memnu Romanı Konusu Kısaca:

Aşk-ı Memnu, edebiyatı mızdaki ilk realist (gerçekçi) romanlardandır. Halit Ziya Uşaklıgil‘in en başarılı romanı olarak kabul edilen Aşk-ı Memnu’da, Fransız realistlerinden Gustave Flaubert’in “Madama Bovary” adlı romanının etkisi açıkça görülür. Bu romanda, aşktan başka derdi olmayan, varlıklı, hazırcı, Batı yaşam biçimini benimsemiş insanların yasak aşkları gerçekçi olarak anlatılmıştır. Bu romanda sosyal konulara yer verilmemiştir. Romanda olaylar; İstanbul’un seçkin yerlerinde, özellikle Boğaziçi’nde geçer.

Aşk-ı Memnu Romanı Başlıca Kişileri:

Bihter : Firdevs Hanım’ın küçük kızıdır. Adnan Bey’le evleniyor, Behlül ile yasak aşk yaşıyor. Güzel, hırslı fakat yazarın ifadesiyle “biçare (çaresiz)” bir kadındır.

Adnan Bey: Elli yaşını geçkin, zengin bir adamdır. İkinci evliliğini Bihter’le yapıyor. Ne iş yaptığı, mutlu mu, mutsuz mu olduğu belli değildir.

Nihal : Adnan Bey’in on iki yaşındaki kızıdır. Roman biterken on dört yaşındadır. Hassas, içine kapanık güzel bir kızdır. Mutlu olmak için çırpınırken hayat, bütün sevdiklerini elinden alır.

Behlül : Adnan Bey’in yeğenidir. Galatasaray Lisesi’ni yeni bitirmiş, uçarı, çapkın, ahlakı son derece zayıf bir gençtir.

Aşk-ı Memnu Romanı Kısa Özeti

Bu eserde, Adnan Bey’in kırk beş yaşında olmasına ve biri kız öteki erkek iki küçük çocuğu bulunmasına rağmen ikinci bir izdivaç yapmasıyla işlediği hatanın hikayesi anlatılır. Adnan Bey’in bu yeni evlendiği genç ve güzel karısı Bihter, İstanbul’un meşhur simalarından Firdevs Hanım’ın kızıdır ve Adnan Bey’e sırf zenginliğinin hatırı için verilmiştir. Fakat bu zenginlik onun ihtiyaçlarını gidermiyor, sürekli Adnan Bey’in yalısında bulunan Behlül isimli genç ve macera arayan bir yeğen vardır; bu yeğen, yengesinin kalbinde “memnu(yasak) bir aşk” uyandırır (Aşk-ı Memnu). Fakat Behlül bundan çabuk bıkarak gene ‘eski hayatına döner, bu maceracı hayattan da bıkınca Adnan Bey’in kızı olan Nihal’i sever, onunla evlenmek üzere hazırlanırken Bihter’in aşkını müdafaa için aldığı vaziyet üzerine bu macera duyulur. Bihter intihar eder, Behlül kaçar; Nihal de, eskisi gibi, o kadın gelmeden önce olduğu gibi babasıyla mesut olmağa çalışır.

Aşk-ı Memnu Romanı Geniş Özeti

Anne Firdevs Hanım, büyük kızı Peyker ve ikinci kızı Bihter’den oluşan “Melih Bey takımı”, İstanbul’un başta Boğaziçi olmak üzere bütün eğlence yerlerinde olmaktan başka işi olmayan bir ailedir. Firdevs Hanım, on sekiz yaşında evlenmiştir. O, bir koca değil; masraflarını karşılayacak bir kese aramış ve Melih Bey’i bulmuştur. Melih Bey, öyle silik bir insandır ki evliliklerinin üzerinden bir hafta geçmeden ikinci plana düşer ve “Firdevs Hanım’ın Bey’i” diye çağrılmaya başlanır.

Firdevs Hanım da karıkoca rolünden kocalığı benimsemiştir. İki çocukları olur. Bu iki kız, Firdevs Hanım’ın gözünde iki musibettir. Ve bu çocuklardan dolayı kocasına adeta düşman kesilmiştir. Evlendikten on yıl sonra Melih Bey ölür. Kısa bir pişmanlık devresi geçiren Firdevs Hanım, artık eğlence yerlerinin gözdesi olmuştur. Niyeti yeni bir koca bulmaktır. Artık kırk beş yaşında olan Firdevs Hanım, beyazları görünmesin diye saçlarını boyar, gençler gibi giyinir ve onlardan daha rahat hareket eder.

Bu, “harap” kadın, kızlarının evlenmelerine karşı çıkmaktadır. Kayınvalide olmaktan, torun sahibi olup da “büyük valide” diye çağrılmaktan, hatta bunun düşüncesinden son derece büyük azap duymaktadır. Böyle bir şey, onun ikinci evlilik ümidini söndürecektir. Annesinin muhalefetine rağmen Peyker, Nihat Bey’le evlenir, çocukları olur. Firdevs Hanım’ın korktuğu başına gelmiştir. Bir süre bu acının sarsıntısı içinde yaşar ama ümidini kaybetmemiştir.

Yine Boğaziçi’nde oturan, “Mutantan yalı ile maun sandal”ın sahibi Adnan Bey, Bülend ve Nihal adlı iki çocuğuyla dul kalmış, elli yaşın üzerinde zengin bir adamdır. Dört yıl önce karısını kaybedince iki çocuğuna hem annelik hem babalık vazifesini yapmış; hayatını önce karısına, onun ölümünden sonra da çocuklarına karşı bir fedakârlık olarak gören bu insan, artık bu fedakârlığı yeterli bularak ikinci defa evlenmeye karar vermiştir.

Firdevs Hanım, Adnan Bey’i kendisi için düşünürken o, Bihter’le evlenmek ister. Firdevs Hanım’ın muhalefetine rağmen Bihter ile Adnan Bey evlenirler. Bu, bir aşk evliliği değildir. Adnan Bey, yalnızlığı sona erdirmek; Bihter ise hem annesi ile ablasından kurtulmak, hem de hayalinde yaşattığı yalıya ve paraya kavuşmak için evlenmişlerdir. Bihter: “Hülyalar çağırıyor, evet diyordu, buraya geliniz, mutantan yalılar, beyaz kayıklar, maun sandallar, arabalar, kumaşlar, bütün o güzel şeyler, bütün o süslü emeller, siz hepiniz buraya geliniz.” diyordu.

Bihter, yalıya yerleşir. Bir yıl boyunca daha önce kurduğu hayallerin gerçekleşmesinden doğan sevinç içinde yaşar. Bu süre içinde Bihter, hissetmiştir ki Adnan Bey’e hürmet ve muhabbet besliyor ama ona âşık değildir. Bu, çok özlediği yalının şimdi tek hâkimidir fakat bir şeyin kendisine hep yabancı olduğunu hissetmektedir. Evin ruhu, Bihter’e yabancıdır. Bir gece, aynada kendi vücudunu hayranlıkla seyrederken hayatındaki eksikliğin ne olduğunu keşfeder: Sevmek ve sevilmek… Artık bedbaht günler başlamıştır.

Babası, memur olarak Anadolu’da bulunduğu için, amcası Adnan Bey’in yalısında kalan Behlül, maceradan hoşlanan bir gençtir. Hemen her gecesini Beyoğlu’nda, eğlence yerlerinde geçirir. Firdevs Hanım’a kur yapar, Peyker’i elde etmek ister. Onun hayattaki tek amacı eğlenmektir. Hayat onun için uzun bir eğlenceden ibarettir. Fakat o, bir türlü istediği eğlenceyi bulamamıştır.

Bir akşam, tesadüfen odasına gelen Bihter ile aralarında ani bir yakınlık doğar ve aralarında o geceden itibaren “Yasak Aşk” başlamış olur. Böylece “sevmek ve sevilmek emeline” kavuştuğunu zanneden Bihter, kısa bir pişmanlık devresi geçirir. Bu anlarda kendisini “sefil ve murdar bir mahlûk” olarak görür, kendinden ve hayattan iğrenir ve her şeyden, herkesten kaçmak ister. Ama sonunda Behlül’e tek başına sahip olmak hırsına kapılır. Adnan Bey’den, annesinden, Nihal’den kurtulmak, Behlül’ü de Beyoğlu dilberlerinden kaçırıp “okyanusların öbür tarafına” gitmek arzusundadır. Aralarındaki ilişki sıklaşır, hemen her fırsatta buluşmaya başlarlar.

Adnan Bey’in hiçbir şeyden haberi yoktur. O; arada bir, iki yıllık evliliğinin muhasebesini yapıyor ve bir yaranın acısını hissediyordu. Bu yara, onun Bihter ile evliliğidir. Bihter’i yalancı, soğuk, samimiyetsiz bulmaktadır. Birden içine şüphe ve korkunç bir kıskançlık düşer. Behlül ile Bihter’den şüphelenmektedir. Ama tam bu günlerde “Bihter’den bıkmış olan Behlül, yalıdan ayrılarak Beyoğlu’nda bir otele yerleşmek istediğini söyler. Bu isteği samimi bulan Adnan Bey, biraz yatışır, şüphelerinden kurtulur. Fakat yine de kendisinde olmayıp da Behlül’de olan şeylerden -gençlik ve güzellikten- dolayı Behlül’e gizli bir kin duymaktadır.

Bu arada Nihal büyümüş, on dört yaşına basmıştır. Törenle çarşafa girer. Evdeki hizmetçilerin bir kısmına Bihter yol vermiştir. Bihter’i tehlikeli bir kadın olarak gören Nihal’in mürebbiyesi Matmazel de Courton da memleketine dönmüştür. Nihal’e göre hizmetçilerin gidişi, Matmazel de Courton’un ayrılışı, Bihter’in yüzündendir. Bihter, sevgili babasını da elinden almıştır. Şimdi de Bülent, yatılı okula verilmektedir. O, artık yalnızlığını gittikçe daha çok hissediyor ve bu yüzden Bihter’e daha fazla kin duyuyordu.

Firdevs Hanım’ın gayreti ile Behlül ve Nihal’in evlenmeleri düşünülmeye başlanır. Çocukluğundan beri Behlül ile bir türlü anlaşamayan Nihal, uyanan şuuru ile Behlül’ü sevmeye başlar. Behlül de yaşadığı derbeder hayattan bıkmıştır. Belki de Nihal ile mutlu olacaktır. Onunla evlenmeye karar verir. Fakat Bihter, “Bu evlilik olmayacak.” diyordu. Behlül ile Nihal’in mutluluklarını düşünmek bile ona çıldırtıcı bir azap vermekteydi. Bu evliliği, Adnan Bey’in kafasına sokan annesi ile yeni bir mücadeleye hazırlanmaktadır. Gerekirse Behlül ile aralarında geçen her şeyi Adnan Bey’e anlatacak “Karınızın Firdevs Hanım’ın kızı olduğunu unutuyorsunuz.” diyecekti.

Bu arada Nihal, birkaç günlüğüne Ada’ya, halasına gitmişti. O gece Behlül de Ada’ya gelir. Beşir ile birlikte üçü, çamların altında dolaşırlar. Beşir, ağır hastadır. Günden güne ateşi ve öksürüğü artmakta, zayıflamaktadır. Nihal ile Behlül’ün yakınlığı arttıkça, Beşir’in hastalığı artmaktadır. O gece Beşir, iyice ağırlaşır fakat Nihal ile Behlül en kısa zamanda evlenmeye karar verirler. Bu evliliğe her ne pahasına olursa olsun engel olmaya karar vermiş bulunan Bihter, Behlül ile aralarında geçenleri annesine anlatır. Eğer bu evlenmeye engel olmazsa olanı biteni Adnan Bey’e de anlatacağını söyler.

Firdevs Hanım, yine yenilmiştir. Bülent aracılığı ile Behlül’e bir pusula gönderir. Bihter’in her şeyi itiraf ettiğini, bu evliliğin olamayacağını, hemen yalıya dönmesi gerektiğini bildirir. Behlül pusulayı alınca Nihal’den izin ister, İstanbul’a dönecektir. Fakat bu sırada pusulayı düşürür. O gittikten sonra pusulayı okuyan Nihal, şüphelerinde haklı olduğuna inanır ve o gece yalıya döner. Gece yarısına doğru Behlül de yalıya dönmüştür. Nihal, Behlül ile Bihter’i merdiven sahanlığında bir arada görünce bayılır. Adnan Bey, kızını yukarı odasına çıkarıp ayıltmaya çalışır. Bu sırada Beşir, odaya gelir ve bütün bildiklerini Adnan Bey’e anlatır.

Bihter için her şey bitmiştir. Adnan Bey’in odasında duran tabancasını alarak kendi odasına geçer, intihar edecektir, hem de “genç, güzel henüz yaşamaya vakit bulamamışken…” Bihter, tabancayı kalbinin “o acı veren aşk yarasının sızlayan noktasına” doğrultur. Bihter’in ölümünün üzerinden üç ay geçmiştir. Matmazel de Courton tekrar Türkiye’ye ve yalıya döner. Hizmetçilerin bir kısmı da yalıya dönmüştür. Bülent yatılı okuldan ayrılmıştır. Yalnız, Beşir eksiktir. Bu arada Behlül kaçmiştır. Nihal, iyileşme devresindedir. Baba-kız, Ada’ya giderler. Şimdi birbirlerine daha fazla zaman ayırmaktadırlar. Çünkü ikisi de birbirine şifa vermek isteyen birer hastaydılar. Ne Behlül’ü, ne de Bihter’i anmak istemiyorlardı. Mazideki son seneleri unutmuş gibidirler.

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Aruz Ölçüsü