Yalnız Efe

25 Şubat 2008 tarihinde tarafından eklendi.

YALNIZ EFE
KONUSU: Babasının haksız bir şekilde Öldürülmesine daya­namayarak, intikam almak için dağlara çıkan ve hep yalnız gezen genç kız Kezban’ın hikâyesi anlatılmaktadır.

Sabahtan beri yürüyorduk. İnce ince yağmur yağıyordu. Omzumdaki silah gittikçe ağırlaşıyordu. “Biraz dinlensek” dedim. Kılavuzum gülerek, “Biraz daha gayret et” dedi. Yarım saat daha yürüdük. Kılavuzum “yarın başına geldik, oturabiliriz” deyince yakındaki bir çamın dibine çöküverdim. Tam sigara yakacaktım ki, “Burada tütün içilmez, çünkü burası Yalnız Efe’nin kaybolduğu yerdir” dedi. Ben ki, menkıbeleri çok severim, bunu da dinleme­liydim. “Anlat Baba” dedim.
“Bu olaylar benim küçüklüğüme denk gelir. Babası gençliğinde, adı Kezban olan kızı ile bizim köye yerleşmiş. Bir gün, Eseoğlu’nun çiftli­ğinden geçerken, alacağı olan birisini görüp istemiş. Vermemişler. Çıkan kavga neticesinde adamı öldürmüşler.”
Kız doğruca hükümete koşup, ‘babamı vuran filandır’ demiş. Me­ğer, hükümet adamlarının çoğunun Eseoğlu ile araları çok iyi imiş. Kızın bütün ısrarına rağmen işlem yapmayıp, üstelik, kızı fena bir şekil­de döğmüşler.
Kız bir zamanlar görünmez olur. Herkes onun İzmir’e, birinin ya­nma evlatlık olarak gittiğini sanmaktadır.
m m
Bir gün vazifesini yapmayan, karakol komutanı teğmenin ölüsü bulunur. Kafasında tek kurşun vardır. Çok geçmeden, babasını vuran korucu da öldürülür. Aradan bir süre sonra da, Eseoğlu’nun cesedini bağdaki yatağında, boynu kesilmiş halde bulurlar,
O günden beri, köylüleri soyan memurları, zalim zaptiyeleri, çiftçileri dolandıran madrabazları birer birer Öldüren bu efenin kim olduğu epeyce zaman anlaşılmaz.
Yanma, kızanlık için başvuran kimseyi kabul etmediği, hep tek ba­şına gezdiği için ona ‘Yalnız Efe’ derler. Tam on beş sene yüzünü kadın­lardan başka kimse görmemiştir.

Bir zaman onun korkusundan kimse kimseye kötülük edemez ol­muş. Haksızlığa uğrayan düşmanını ‘Yalnız Efe’ye söylerim diyerek korkulurmuş.
Her köyün korusunda, gizli bir ağaçta, bir heybe asılı imiş. Heybe boşaldıkça, köy halkı içini yiyecekle doldururmuş. Bunun dışında da kimseye en ufak bir yük olmazmış…
Uzatmayalım…Tam bu sıralarda, Söke taraflarında azgın bir Rum eşkıyası türer. Devlet kuvvetleri bunun peşine düşer. Arar arar bula­mazlar. Boş dönmemek için, namını işittikleri Yalnız Efe’yi yakalamak isterler. Yalnız Efe’yi işte tam burada kıstırırlar. Efe onlara: ‘Siz askersi­niz, kardeşimsiniz, canınızı yakmak istemem” dese de ne çare? Başlarlar ateşe. Bu arada iki taraflı ateşle askerler birbirlerini de vurmaktadırlar. ‘Ben gidiyorum, ben artık yoğum, ateşi kesin’ diyerek haykırır ve gözden kaybolur.
Onu vuruldu sanırlar. Her tarafı didik didik ararlar. îşte bu çamın dibinde, Yalnız Efe’nin tüfeğiyle, geyik postu seccadesini ve yeşil namaz bezini bulurlar.
O vakitten beri Yalnız Efe’ye rastgelen yoktur.”

Etiketler:

Yorumlar

Yorum Yaz

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Satirik Şiir